“Kuyumcu tezgahları ile yarışır hale geldik”

Haber – Uğur Özgür

Cezerye imalatını dedelerinin zamanından beri yaptıklarını, cezeryenin Lokman Hekim’in yaşadığı dönemlerde, Lokman Hekim’in hastalarına şifa niyetine yaptığı bir ilaç olduğunu söyleyen Adıgüzel, şifa niteliğinde kullanılan cezeryenin fiyatlarındaki artışa dikkat çekti.

Pandemi dolayısıyla alım ve satım gücünde azalmalar ortaya çıktığını belirten Bektaş Adıgüzel, “Pandemiden önce bayramlar iyi geçiyordu insanların alım gücü iyiydi. Biz pandemiyle beraber açık olmamıza rağmen sadece 5 ve 10 arası bir zaman diliminde açık olabiliyorduk. Bizim müşteri yoldan geçen müşteri değil de eş dost tanıdık müşteri olduğu için insanlar evlerinden çarşıya doğru gelemiyorlardı. Kişi eski zamanlara nazaran 50 TL’ye aldığı çerezini, kuruyemişini şekerlemesini azda olsa tüketebiliyordu. Ama şimdi kuruyemiş kiloları 50 TL’den 100 TL’den başladığı bir sektör haline geldi. Mesela toptancıyı arıyoruz, satmamız gereken çikolatanın fiyatını alıyoruz. Toptancıdan bize gelecek fiyat 60 TL. Bu fiyattan alacağım ürünü ne kadara satacağım. Vatandaş benim 60 liraya aldığım bu çikolatayı alım gücünün darlığı ile nasıl alacak. İnsanların zaten alım gücü zorda bu da çok ciddi bir fiyat. Asgari ücretteki, maaşlardaki durum ortada. Yerli üretimin azalmasıyla birlikte birçok ürünü de dışarıdan tedarik ediyoruz. Kahvesidir, bademidir, kajusudur bu gibi ürünleri yurtdışından tedarik ediyoruz. Ekim arazilerinin daralması kuruyemiş fiyatlarına da yansıyor. 11 -12 yıl öncesinde 8 lira, 15 liraya sattığımız çerez şimdi 30 liradan 120, 150 liraya varan fiyatları buluyor. 100 liraya 120 liraya antep fıstığı satıyoruz. Vatandaş 50 lira verip evinin kuruyemiş ihtiyacını gideriyordu şimdi o fiyata bir çeşit ürünün yarım kilosunu alamıyor. Kuruyemiş fiyatlarındaki artış ve bayramın gelmesiyle çikolata olsun şeker olsun buna benzer ürünlerin fiyatının artması, vatandaşın alım gücünün de dar olmasından dolayı birtakım sıkıntılar gündeme geldi” ifadelerine yer verdi.

“ESKİ GÜNLERE DÖNER MİYİZ ENDİŞESİ VAR”

İşletmelerin pandemiden dolayı geleceğe yönelik yatırımlar yapmadığını dile getiren Adıgüzel, “Kurban Bayramından sonra ve kışın bizi neyin beklediğini bilmiyoruz. Virüs her geçen gün mutasyona uğruyor. Esnaflar olarak tedirgin durumdayız. Esnaflar olarak korktuğumuz şey aşılamanın bu kadar fazla olduğu bu süreçte vaka sayılarının çok ciddi bir şekilde artmış olması. Bu durum kış aylarına kadar devam edecek olursa korkum şu; virüs tavan yapacak sürece giderse, bu eylül veya ekim ayı sonu gibi yine eski günlere döner miyiz? diye bir endişe var. Bu durumda da büyük ölçekli işletmeler geleceğe yönelik yatırımlar yapamıyor, günü kurtarma endişesi içerisine giriyor. Mesela ben küçük ölçekli bir işletmeyim. Aramızda dolaylı ve doğrudan olarak 10 kişi çalışıyor. Ama imalat aşamasına geçildiğinde bile kontrollü bir imalat yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

“TATİLCİLERİN GELİP SEYAHAT ARTIŞININ OLMASI EN BÜYÜK BEKLENTİMİZ”

Kısıtlamaların kalkmasıyla bir nebze rahatladıklarını ve seyahatlerde hareketliliğin olmasının en büyük beklentileri olduğu belirten Adıgüzel, “Kısıtlamaların kalkmasıyla birlikte Mersin’e çok ciddi anlamda bir tatilci akımı var. Bunun bizi olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. İnsanlar bizim yöresel ürünlerimizi tadıp evlerine götürüyorlar ama şehre tatilcilerin gelip bir seyahat artışının olması bizim en büyük beklentimizdir. Şehirde bir etkinliğin olması, hareketliliğin olması bize yol su olarak dönüyor. Gelen turistler Mersin’e özgü yöresel lezzetleri tadıyorlar cezeryeleri yiyorlar. Yani kentte ne kadar hareketlilik o kadar bereket. Tatilci akının olması da bizi çok ciddi bir şekilde etkiledi. Kısıtlama da biz işletmemizi açmadık. Görünürde açıktık. Oturduk oturduk gittik. Ama şimdi 20 müşteri girdiyse buraya bunların 15’i şehir dışından gelen müşterilerdi. Kahramanmaraş, Gaziantep, Adana’dan gelen yerli turistlerimiz var. Buradan turistlerin gelmesiyle esnaf canlanıyor. Otomatik olarak bu durumun Mersin ekonomisine etkisi oluyor” dedi.

 

“KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİN VE İŞTEN ÇIKARILMANIN 2021’İN SONUNA KADAR UZATILMASINI İSTİYORUZ”

Kısa çalışma ödeneğinin bitirilmesi ve işten çıkarma yasağının kalkmasıyla büyük bir işsizler ordusunun ortaya çıktığını söyleyen Adıgüzel, “Pandemi süreci boyunca işçi çıkarmadık. Devletimizden pandemi sürecinde ayakta kalabilmemiz kredi desteği aldık. Bu kredi desteği bize bir nebze can suyu oldu. Çalışan personellerimizi işten çıkarmamak için devletimizin İŞKUR aracılığı ile sağladığı kısa çalışma ödeneği ile bu ay sonuna kadar faydalandık. Bundan sonraki temennimiz kısa çalışma ödeneğinin ve işten çıkarılmanın 2021’in sonuna kadar uzatılmasıdır. Hala pandemi koşullarıyla huzur ve refah içerisine girdiğimizi düşünmüyorum. Kısa çalışma ödeneğinin bitirilmesiyle, nakdi desteğin bitirilmesiyle çok ciddi bir şekilde çevremizde işsizler ordusu ortaya çıktı. Pandemi koşulları ile birlikte işsizlik çok sıkıntılı bir boyuta gelmiş durumda. Kısa çalışma ödeneğinin de bu ay son olmasından dolayı insanlar önünü göremiyor. Vatandaşın 2021 bitirdikten sonra 2022 başında hayatın normale döneceğini düşünüyorum. Devletin sağladığı bu destek işveren, işçi için can suyu niteliğinde. Bu durumda insanlar her türlü sosyal haklardan yararlanabiliyor. İnsanlar bu durumda maaşlarını İŞKUR aracılığı ile alıyorlar. Kalan kısmı da işveren karşılıyor. Yani alan memnun satan memnun. Ama esnaf iş yapmazsa 10 kişilik, 15 kişilik bir çalışan var. Bu durumda esnaf ne yapacak çalışanı işten çıkaracak. Küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin devletimizden beklediği işten çıkarılmaların ve kısa çalışma ödeneğinin 2021 yılının sonuna kadar uzatılmasıdır” şeklinde konuştu.

 

 

Bir yanıt yazın